Pazar, Ocak 27, 2008

İYİ Kİ DOĞDUN,


İnsan ne zaman doğmuştur sorusu basit bir soru gibi karşımıza çıkar kimi zaman . Bu soruya kimi insan doğum dünyaya ilk merhabadır der, kimi insan ise ana rahmine düşme anı der. Benim doğum tanımım da ise bir artı var; insanın alınyazısının anarahmindeki 120. gün yazıldığı söylenir bu anda insanın eşinin ismi , yüreği yazılır. İşte bu nedenledir ki insanın bir doğum anı onun alnına ve kalbine yazılan sevdiği - eşinin doğduğu an olsa gerek. Bugün de benim doğum günüm ; mutluluğu buram buram soluduğum bir an . Bugün sevgiyle yoğrulmuş bir gün benim bal petekim-nişanlım yıllar önce bugün merhaba dedi ve şimdi bana sevgisiyle var.İyi ki doğdun bal petekim . BİRLİKTE SEVGİMİZLE NİCE GÜZEL SENELERE

Pazartesi, Ocak 21, 2008

Facebook'un ardındaki gerçek

Ece TEMELKURAN

Facebook'un ardındaki gerçek

Geçen pazar günü The Guardian'ın ekinde Facebook üzerine, araştırmacı gazetecilik ürünü olan bir makale yayımlandı. Tom Hodgkinson'ın yazdığı makalenin ("With friends like these...") başlığını şöyle çeviriyorum affınıza sığınarak:
"Böyle dostlar oldukça..."
Nasıl dostlar?

Dünya el ele tutuşsa ltd.
Yazı, Facebook'un "karanlık yüzü" üzerine. Bu büyük "Bütün dünya el ele tutuşsa ltd."nin arkasındaki hikâye, bu yeni oyuncağın tadını çıkaranların sandığı kadar neşeli ve barışçıl değil. Yazı, Facebook'un arkasındaki isimlerden bahsederken bu isimlerden en önemlisi olarak Peter Thiel'e işaret ediyor. Kim bu adam? 40 yaşında, Silikon Vadisi yatırımcısı, fütürist bir felsefeci. Thiel, Harvard'dan Facebook fikriyle gelen internet sihirbazı gençlerin icadına 500 bin dolar yatırmış başlangıçta. Şimdi Facebook'un ticari değeri 15 milyar dolar. Thiel'in tek olayı aşırı derecede zenginleşmiş olması değil. Onun zenginliğinin ve Facebook'un kuruluşunun ardında bir felsefe var. O serbest piyasaya adanmış bir ruh! O bir Amerikalı muhafazakâr! O bir barış düşmanı! O bir Reagancı/Thatchercı! O biiir... Savaş karşıtlarının internet sitelerini çökertip barış isteyenlere "ders vermenin" peşinde olan biri. Bu Facebook'un ardındaki karanlık. Bir de önümüzde duran başka bir karanlık tarafı var. Hakkınızdaki bütün özel bilgileri bütün istihbarat servislerinin kullanabileceği şekilde ortalara seriyorsunuz. Üstelik öyle bir arkadaşlık ki bu, Facebook üzerinden para kazanıyorsunuz, kazandırıyorsunuz. Bu size kim tarafından yaptırılıyor? Kafayı hırsa ve güce takmış bir adam tarafından. Thiel'in diğer bir özelliği de insanların koyun gibi olduğunu, anlamlı veya anlamsız ayırt etmeden birbirlerinin davranışlarını taklit edeceklerini savunan bir felsefeye inanması. Doğru olabilir. Çünkü bu Facebook çıktığından beri kime sorsam "İlkokul arkadaşlarımızla buluşuyoruz" diyor. Bu konuda, bir mizah dergisinde yayımlanmıştı sanırım, şöyle bir soru vardı:
"İnsan hiç ilkokul arkadaşıyla yatar mı?"
Anladığım kadarıyla Facebook bu türden hayırlı vuslatlara da hamilik ediyor!

Facebook'tan çıkılır mı?
Bu, bir komplo teorisi değil. Bu, bir "Bakın sizi nasıl kandırıyorlar" yazısı da değil. Sadece arkadaşlıklarınız ve aşk ilişkileriniz şu sözleri söylemiş bir adam tarafından yönetiliyor ve yönlendiriliyor:"Sanal dünya iyidir. Çünkü, örneğin bankada çalışanlar hakları için mücadele edemezler. Ne de olsa banka Vanuatu'dadır."
Vanuatu her neresi ise.
Ya siz?
Özel bilgileriniz, hem de çok özel bilgileriniz bir gün Facebook deryasından kıyıya yanaşıp karaya çıkmak istediğinizde internetin gayya kuyusundan nasıl çıkarılacak? Bir kere içindeyseniz hep içindesiniz. Ne için? İlkokul arkadaşlarıyla buluşmak için. Hımm... Tabii canım, kesinlikle buna değer!
ecetem@hotmail.com
*alıntıdır

Pazar, Ocak 20, 2008

"O AN" lar

Küçük patron
Kuzey Hindistan'da bir çoban koyunları güdüyor. Reuters'tan Kamal Kishore öyle bir açı, odaklanma ve an yakalıyor ki, geride karenin küçücük bir yerini doldursa da bakışıyla, duruşuyla çocuk "O" ana da hükmediyor
Huzur dışa vurduğunda

Agence France Presse'ten Asif Hassan, içindeki rahatlığın boşluğunda oynaşan mutluluk Keşmirli kızın yüzüne vurduğunda deklanşöre basmış. Böylelikle ışığın güzelliği okşadığı anı da yakalamış. Ancak bu çocuk, deprem bölgesi Keşmir'de geçici bir evde kalan ailenin çocuğu. Bu durumun "o" anın huzuru üzerinde ne kadar etkisi var acaba?



Evine ekmek götürmek

Afganistan'ın başkenti Kabil'de bir kız çocuğu evine ekmek götürüyor. Bakışındaki ifade dikkatimizi çekiyor. Zira bakışındaki ifade "o" anda ''evine ekmek götürmek'' eyleminin mecazi anlamını da taşıyor.









Bir başka pencereden

Bu fotoğraf da dünya gündeminde yer alan bir soruna açılan pencere diye tanımlabilecek bir 'o' an... Fotoğraf sanatı yakın plan çekimle sorunlu bölgelerin güzelliklerine sırdaşlık edebiliyor. Filistin'de El Halil kentinde çocuklar oyun oynuyor.





* alıntıdır.

Pazar, Ocak 06, 2008

Beyaz Parıltı


Dünya yeni bir yıla girdi. 2007 yılını geride bırakırken sevinçleri de üzüntüleri de geri de bıraktık şimdi sevinçlerin üzüntelrden daha ağır olmasını dileyerek 2008 yılına başladık.
Yeni yılın ilk günleri ile birlikte Türkiye gökten düşen beya z parıltılarla ısındı. Kış deyince aklımıza hep kar geliyor; ilkokulda bile kış resmi çizin dendiğinde mutlaka kardan adam ve kar topu oynayan çocuklar çizerdik. Kışın soğuğu ve karı aynı anda çağrıştırmasına rağmen kar bence sıcaklık demektir. Karın yağan beyazlığı bile temizlik anlamındadır, bereket anlamındadır. Kar yerkürede kirli nicelikler varsa bile onları örter güneşin kendini gösterdiği zamana dek. Güneş kendini gösterdiğinde de tar su olur ne zamandır her canlının muhtaçlık içinde beklediği , akar derelere kavuşur toprağın altına iner bitkinin köküne ulaşır filizleniverir soframızda meyve olur sebze olur.
Karın çok farklı bir havası vardır; büyükler kar yağışının mikropları kıracağını yani öldüreceğini söylerler. Kar yağmadan önce soğuklar kendini gösterdiğinde soğuk algınlıkları, üst solunum yolu hastalıkları alır başını yürür ve gerçekten de yeğan kar ile birlikte azalıverir bu hastalıklar. Belki de karın bu sıcaklığına mikroplar bile dayanamıyor.
Gökten yağan beyaz parıltılar aynı zamanda bir aşkın güzel bir paylaşım mekanı oluverir , sevdiği yanında olanlar yürüryüverir kolunda canı ile , sevdiği kilometreler nedeniyle yanında olamayanlar da gelecekte birlikte yürüyeceği kar tanelerine bakar dalar öylece ısınıverir, yeter ki sevdiği hayat yolculuğunda kışta,baharda,yazda; düştüğünde, yürüdüğünde , koştuğunda hep yanında olsun.

Karın sıcaklığını ve bereketini her zaman hissedelim.