Cuma, Aralık 30, 2011

MUTLU BİR YIL DİLEĞİYLE



           Yarın  yaşamdan  bir zaman dilimini daha  bırakıp yeni bir zaman dilimine başlangıç yapacağız. Yeni bir yılın başlaması hem  mutlu edici hem de üzücü  bir olay.  Üzücü olay  olması sadece bir kişi için  değil tüm insanlık için zira kaybolan hiçbir vakit yoktur ki telafisi mümkün olsun, ilerleyen her saniye  ve bu saniyelerin yığını olan her yeni yıl mahşere bir adım daha yaklaşmak demek. Mutlu olmalıyız yeni bir yıla başlarken ; çünkü içinde  fırsatların  olduğu , bize can veren Yüce Yaratıcı'nın bizi nimetlendirdiği ve şükür için  birçok nedenimizin olduğu , başlangıçların  olduğu bir zaman dilimi var önümüzde. Bu zaman dilimi 2012 nin herkes için  mutlulukla ve sağlıkla yaşanmasını diliyorum.


*Fotoğraf: Anabela Sequeira, Take off towards a better World


Pazartesi, Ağustos 01, 2011

DUA












Allah' ım sana sonsuz hamd olsun. Ömür nimetinde bir kez daha Rahman ism-i celilinle kuşanmış Ramazan ayına eriştik. Halık ismi celilinle dünya alemine ve bizlere can ihsan eyledin , Melik ismi-i celilinle tüm mülkün şüphesiz tek sahibisin , Kuddüs ismi celilinle tüm noksanlıklardan münezzehsin. Biz Sen'i yeteri kadar tesbih etmekten Sana yeteri kadar hamd etmek çok uzağız Rahim ismi celilinle affına sığınıyoruz, şüphesiz ki sen Adil sin lakin bizim eksikliklerimiz çok fazla günahımız yüzümüzü örtüyor , her ne kadar günahımız çok olsa da bize Müntekim isminle muamele etme Ya Rab bizi Gafur ismi celilinle bağışla Gaffar isminle günahlarımzı ört. Bizim gerçek niyetimiz sana yöneliktir, şeytanın sağkınlıklarından bizleri koru, Sen Semi sin içimizde ve dışımızda konuştuğumuz ne varsa duyarsın , sen Basir sin alemlerde ne olursa görürsen bizim tüm yaptıklarımzı Sen in rızan üzere kıl . Sen Vasi sin lütfü bol olansın , Basit ismi celilinle bizlere muamele et İslam alemine bolluk ihsan eyle , Rezzak ismi celilinle bizlere helal rızıkla ailemizin geçimini temin etmeye ailemizi sürdürmeyi nasip et . Ramzan-ı şerif te elimiz sana açtık tevvab ismi celilinle bizleri kabul eyle Affüv ismi celilinle bizleri affet Ya Rabbi. Sen Mucibsin duaları kabul edensin bizlerin de dualarını kabul eyle.

Hayatı Altüst Eden Ay

 
Hayatı Altüst Eden Ay

- A. Ali Ural

Gündüzle gece yer değiştirdi, uykuyla uyanıklık, konuşmayla suskunluk, sarhoşlukla ayıklık, darlıkla genişlik, Hayatı Altüst Eden Ayyalnızlıkla kalabalık... Yer sarsılıyor yerine otursun diye her şey. Hallaç pamuğu gibi uçuşuyor nesneler. Ezberleri bozarak uçuşuyor sahurlarda, iftarlarda, teravihlerde. Gezegenlerin yörüngeleri değişiyor. Rolleri değişiyor oyuncuların. Yoksulların yüzüne ay düşmüş. Zenginler zenginliği fark ediyorlar bu sıcak fenerlerde. Hem bu soğukta ne çok ihtiyaçları var; Ashab-ı Kehf gibi paslandı paraları. Kırkta birini vermezlerse, geçmeyecek Tanrı katında, dinarken nar olacak. Hem geçer akçe ebedî gençlik. Tanrı katında gençleşir ihtiyarlar. Dizlerine derman gelir, yüreklerine kan. Kanlıca'nın değil, Ramazan'ın ihtiyarlarıdırlar. Bir bir hatırlarlar eski günahlarını. Herkes uyurken gözleri açıktır onların. Camiye giderken elleri torunlarının omuzlarında. Bu dermanla uyanır gençler, bu dermanla peşine düşerler dedelerinin, annelerini ve ablalarını evde bırakıp. Kadınlar gümüşten oruçlar tutarlar, zümrütten ve inciden. Rableri için süslenirler her sahurda. Süslerler sofralarını Rableri için. Çocuklar mı? Bir oyun onlara Ramazan. Bir dönme dolap; her salıncağında çil çil altınlar! Döndükçe dönüyor. Döndükçe dökülüyor başlarına hazine. Nasıl dökülmesin! Cennetin bütün kapıları açık. Nasıl doğmasın sevinç Hira'dan! Cehennemin bütün kapıları kapalı. Şeytanlar zincirlerini şakırdatarak seyrediyor kafeslerinden bu manzarayı. Mülkün sahibi izin vermeden kimse dokunmuyor nimete. Kaşıklar kâselerin kıyılarında bir işaret bekliyor.

 

Her kutsal kitap bir işaretti insanlığa. Yürüyenler yürüdü arkasından. Hz. İbrahim'e sayfalar bu ay indi, bu ay indi Tevrat Hz. Musa'ya. Hz. Davud'a Zebur bu ay indi, bu ay indi İncil Hz. İsa'ya. Ve Kur'ân "Oku" buyruğuyla çaldı Muhammed Mustafa'nın (sav)kapısını bu ay. Zamanlardan bir ilâhî zaman hediye etti: Ramazan. Bir ilâhî okul her şeyin zıddıyla öğretildiği. Bu yüzden ters yüz ediyor hayatı, kaybettirerek bulduruyor. Kur'ân'ın tahtına çıkarmadan önce, Kur'ân'ın tahtasına çıkarıyor insanı. Eline beyaz bir tebeşir veriyor kesip o gümüş aydan. "Ey İnsan!" yazdırıyoHayatı Altüst Eden Ayr tahtaya. " Rabbine karşı seni aldatan ne?" Soru sendeletiyor canı. Cevaba kavuşacak bir adım atsa. Bir adım atabilse on adımla karşılanacak. Yürüyerek yaklaşırsa Rabbine, koşarak yaklaşacak Rabbi. Zamanı geldi. Bütün yollar Kitab'a çıkıyor. Ve okuyor Kitab'ı insan. Okuyor kendini. Okuyor ailesini ve akrabalarını. Okuyor dostlarını ve arkadaşlarını. Okuyor yeryüzünü ve gökyüzünü. Okuyor daha önce okuyamadığı levhayı: "Her can ölümü tadacaktır." Kaç dil biliyor kimseler bilmez. Ramazan okulunda öğrendi. Beyazın siyaha muhtaç olduğunu, tokluğun açlığa, vadinin uçuruma... Ramazan okulunda öğrendi bir insanda kaç insan var! Hangi insanı çıkarmalı madenden. "İnsanlar madenler gibidir," dedi Hz. Peygamber madem. "Altın aramıyorum, altın olmaya yeteneği olan bakır nerede!" dedi bu sözle aydınlanıp Mevlâna. Kutlu öğretinin öğretmenleri soruyor: Sabrınız mı tükendi. Daha bayrama çok mu var! İşte ezan okunuyor! Sofralarınızda bayram provaları!

 

Ramazan Hz. Âdem'in kelimelerini verdi bize; her şeyi gerçek ismiyle tanıyabilmemiz için. Hz. Nuh'un gemisini, Hayatı Altüst Eden Aygömülürken kayığımız sulara. Hz. İbrahim'in iskelesini, onarmak için ruhumuzu taşlarıyla Kâbe'nin. Hz. İsmail'in koçunu, geçirsin diye sırattan. Hz. Yusuf'un gömleğini, giydirmek için ihtiraslarımıza. Hz. Eyyûb'un sabrını, iyileştirmek için yaralarımızı. Hz. Yunus'un duasını, ışık vursun diye zindanlarımıza. Hz. Davud'un sapanını kalp yarasalarımızı düşürmek için bir bir. Hz. Süleyman'ın mührünü, köprü kurmak için her cana. Hz. Musa'nın asasını, ikiye yarıp hayatımızı, yol açmak için insanlığa. Hz.İsa (as)'nın ellerini, ki alışkanlığın dağladığı gözlerimiz açılsın. Ve Hz. Muhammed'i verdi bize Ramazan. O büyük öğretmeni; ahlakı Kur'ân olan, insanlığın bütün öğretmenlerini cemeden okulunda. Kelimeleri, iskeleyi, koçu, gömleği, sabrı, duayı, sapanı, mührü, âsâyı, elleri aynı anda aşkla öğreten

 

*alıntıdır.


Cuma, Temmuz 22, 2011

Kitaplar Üzerine









5-6 yaşlarında resimli kahramanları olan kitaplarla tanışarak kitap dünyasına merhaba dedik, ders kitapları ile tanışınca da duraksadık . Bence birçok derste anlatımları tamamen sıkıcı hale gelmiş adeta kesin hükümler kuran yasa metni gibi olan ders kitapları yerine öğretmenin kendi anlatımları ve anlatılan konuyu öğrenciye yaşatacak kitaplar tercih edilse idi dersler daha başarılı olacak ayrıca kitaplarla insanların arası daha iyi olacaktı.






Okul yıllarında bir kısım öğretmenlerimiz anlatımlarını bir ders kitabına indirgemekte ; matematik 200 sayfalık rakamların alt alta yığıldığı kitaplardan oluşmakta öğrenciyi ürkütmekte halbuki matematiğin gizemini sunan öğrenmek isteyeni kendine çeken kitaplar var öğretmen öğrenmek isteyeni bu yönlere çekse eminim ki matematik ürkütücü olmayacak bu durum tarih, coğrafya ve şüphesiz diğer dersler için de geçerlidir. Bu aynı şekilde din öğretisi için de geçerlidir; öğrenmek isteyene sadece şekil verirseniz bu kabul görmeyebilir halbuki manevi iklimden bir esinti sunabilirsiniz bu din öğretisi çok farklı olacak öğrenme isteğini arttıracak ve anlayarak kalıcı öğrenmeyi gerçekleştirecektir.






Kendi adıma düşünüyorum da ilköğrenimimi gerçekleştirdiğim okulun bahçesinde bir kütüphane olmasaydı matematiğe, edebiyata, tarihe, coğrafyaya yaklaşımım bugüne göre olumsuz olacaktı. Öğretmenlerimiz ders anlatımlarını görsel olarak zenginleştirirse ve bazı yardımcı kitaplar kullanırsa öğrenmek isteyene büyük katkı sağlayacaktır. Bu anlamda kitap okumaya ayıracak vakit olmadığı , zevkli olmadığı gibi söylemler de tamamen bir yanılgıdan ibarettir. Yanlış tercih edilen kitap olabilir, yanlış zamanda okunulan veya yanlış şekilde okunulan kitap olabilir. Bir kitap vardır elinize aldığınızda mutlaka sonunu getirirseniz bir okumada ; açıkçası bu derece akıcı kitaplar malesef az bulunmaktadır. Bir kitap vardır bir anda tamamını okumazsınız ihiyaç duyduğunuzda ihtiyaç duyduğunuz bölümlerini okursunuz . Bazen bir kitabı zaman geçince yeniden okumak istersiniz, bazen kısa notlar alır bazen de özetler çıkarırsınız.






Marsta hayat var mı yok mu bilinmiyor hala ama kitaplarda hayat olduğu gerçek . Bu hayat ta sizin hayatınız . Kitap okurken kendinize en uygun anlatımı , en uygun anlatımı ve en uygun şekli seçmeyi unutmayın. Belki bu anlamda aşağıda adresini vereceğim kitaplardan notlar ve alıntılar aktaran site de ilginizi çekebilir: http://www.alintidir.com/






İyi okumalar...






Pazartesi, Haziran 06, 2011

Ateş Karıncalrından Ders



Ateş karıncaları (Solenopsis invicta), suya tek suya tek başına girdiklerinde çırpınıp batıyor. Ancak yuvalarını su basınca vücutlarını birbirlerine kenetleyerek sal yapıyor ve üst üste olsa da batmıyorlar. Karıncalar işbirlikçi bir davranışla suyun üstünde kalıyor ve bir koloni olarak tekrar karaya çıkana kadar yaşamlarını sürdürüyor.


Tek tek karıncalrın sudan ağır olup battıkları halde, binlerce karıncanın bir arada ve hiç birinin boğulmadan yüzüyor olmasını açıklamak ilk bakışta zor. Yakın incelemede mekanizma anlaşılmış . Saldaki karıncaların üzerlerindeki su taneciklerini yakından gözlemleyen araştırmacıların karıncaların ıslanmadıklarını, yani su tutmadıklarını görmüşler.


Yukarıda ateş karıncaları ile ilgili olarak basettiğim bilgiyi bir anlamda ilahi ve bilimsel bilgi ve bir anlamda da bize ders olması açısından anlattım. Ateş karıncaları bir sıkıntı anında ferdi davranmamakta toplu bir hareket tarzı ile sıkıntının üstesinden gelmektedir. Bir salda ortalama 10-12bin karınca olduğu tespit edilmiş ; bu karıncalar ferdi hareket ettiğinde hayatta kalmayacaklar boğulacaklardır. Ülkemizde 10-12 bin yerine 70 milyon insan yaşamını sürdürmektedir. Dünyanın hiçbiryerinde belli bir nüfusa sahip devletlerde tek tip insan bulunmamaktadır; bu gerek fiziksel anlamda, gerek etnik anlamda, gerek dini anlamda , gerek düşünce anlamında böyledir. Bir milleti millet yapan asli unsur bir amaç etrafında birleşmektir. Ülkemiz de esasen müreffeh toplum hedefi amacında yürürken malesef provakasyonlara sahne olmaktadır. Bugün yanıbaşımızda Suriye'de kanlı sahneler yaşanmaktadır, Suriye devleti vatandaşı karşı karşıya gelmiştir. Ülkemizde bu haftasonu bir seçim süreci yaşanacak; bu süreçte malesef provakasyonlar da olmaktadır; vatandaşlarımız bu provakasyonları iyi analiz etmeli içerisinde yer almamalı, basın da bu noktada üzerine düşeni yapmalıdır, bu noktada en önemli görevlerden birisi hiç şüphesiz kitleleri etkileme gücüne sahip liderlere düşmektedir. Liderler arasındaki seçim meydanındaki kalabalık yarışı geçici olmalı provakasyonlara karşı tetikte olmalı , seçim sonrasında liderler arasındaki tek yarış Türkiye'ye katılan değer olmalıdır. Türk milleti yek vücut olduğunda her zaman ayakta olacaktır.