Hayatımız boyunca hep korkularımız olmuştur. Korkular insanın doğasında hatta onunda ötesinde canlının kimyasında vardır. Ama şu da bir gerçek yaratılışta insana korkuları ile mücadele gücü de verilmiştir. Korkular hayattaki başarılarımız önüne set çekmiş bir düşmandır adeta (bunu pervasızca çılgınlıklar yapmak anlamında söylemiyorum) bazen olur korkularımızı büyütürüz ve 1 kişilik ordu 1000 kişilik ordu görünür bize belki yine korkumuzu yeneriz ama bu sefer yorgun düşeriz bu aşamada önemli olan insanın kendi içindeki güç ve arkadaşlarıdır.
Düşünün bir kere erkek çocuğu için sünnet ne kadar korkulacak bir hadisedir halbuki basit sayılabilecek bir tıbbi olaydır. Ama çocuğa küçük yaşta sünnet öyle bir anlatlır ki çocuk damlara çıkar ama sonra sünnet olduğunda sadece azıcık acıdı diyecektir. Ve belki de bana ballandıra ballandıra anlattıkları bumuymuş diyecektir. Ama o küçük çocuğa korku yerine cesaret veren arkadaşları olduğunda her şey daha olumlu olacaktır. Evet belki bir acı var ama bu hiç te öyle büyük bir acı değil acıyı büyüten diğer insanların abartılı sözcükleri.
Bizim ülkemizde çocuklar nedense okula gitmekten de korkutulur. Okulda öğretilenlerin çok zor olduğu söylenir ve bunu söyleyen de genelde ben çabucacık okumayı öğrendim demesi gereken bir yaş ya da iki yaş büyük arkadaşıdır. Malesefki korkular ergenlikte de devam eder bazen arkadaşları kişinin kendi ile barışık olmaması için inatla didinir. Düşünmeye başlar insan o zaman arkadaşları hakkında soru işaretleri ile.
Korkular devam eder yanınızda yer alan arkdaşlarınız size destek olmak korktuğunuz olayın abarttığınız kadar olmadığını anlatmak yardımcı olmak yerine korkularınız körükle büyütürse belki iki günde öğreneceğiniz bisiklet sürmeyi 2 ayda ancak öğreneceksiniz derslerden soğuk duracaksınız bu böyle devam eder.
Korkuların arasına askerliğin de katılması ihmal edilmez ta ki teskere belgesini alana kadar. Kalpte eşsiz bir yere sahip olan yar ile evlenme kararı verildiğinde de kendinin arkadaş olduğun sanan kişiler yine devreye girer evliliği korku yumağına çevirir. İşte o zaman " çok şükür düzenli bir hayatım var , bana gülümseyen bir eşim her zaman destek olan bir eşim evliliğimde bazen sıkıntılar yaşasam acılar hissetsem de şimdi evliliğime baktığımda sadece huzur ve mutluluk var iyi ki bana korku salmak isteyen arkadaşlarıma karşı kulaklarım tıkamışım şu anda çocuğum ve eşimle çok mutluyum " dediğinde bir arkadaş büyük bir güç kazanır kişi ve fark eder doğru arkadaş kim.
Biz de kendimiz arkadaşı olarak gördüğümüz kişilere karşı korkularında yardımcı olmalı onun korkuya büyüteç ile baktığını aslında onun bu korkuyu yenecek güçte olduğunu; acı veya sıkıntının başarı veya mutluluğun yanınında çok küçücük olduğunu anlatmalı ve bizim arkadaşlarımızın da öyle olmasına özen göstermeli ve gerekirse telkinlerde bulunmalıyız.
Pazartesi, Eylül 17, 2007
Pazar, Eylül 16, 2007
RAMAZAN

Dillerde dolanan eski Ramazanlar....
Neydi bu eski Ramazanlarin bitmeyen hasret dolu hikayesi?
Degilmiydi yasamak bize emredilenleri?
Neydi "simdi"lerden ayiran eskiyi?
Susmakmiydi oruclu agzinin hürmetine,
Sana satasanlara "selam"deyip gecmekmiydi?
Bir tas corbani,evde pisen helvani paylasmakniydi,"eski"den olan güzelligin adi?
Ramazanin varligini acliktan öteye gecirmekmiydi bedenlerde?
Asil acligin ruhlarda oldugunu anlamakti belkide....
Neydi bu eski "Ramazan"larin sirri?
Oruc ayni oruc,adi yine Ramazan,yine iftarlar,yine sahurlar degilmiydi?
Pide kuyruklarinda eksiklermi vardi?
Iftar davetleri küslüklere yenilmismiydi?
Boynu bükük sahurlar,yine yalniz olan gecelerinmiydi?
Günahlarla gecen bir senenin ardindan,kalpler yine mi temizlenemeyecekti?
Bumuydu aceba simdiki ramazanlarin acikli hikayesi?
Kavgalarimizin telasindan bakamiyordukki,orucumuzun yüzüne,ilgilenemiyorduk Ramazan ayinin bize ikrami olan güzellikleriyle!ve O'da sessiz sedasiz cekip gidiyordu hayatimizdan,bir dahaki sefere görebilecekmiyiz bilmeden....
Yüzümüz yoktu eski ramazanlari anmaya...
Cünkü artik biliyorduk eskinin bir adi da "yasamak"ti.
Yasamak Ramazani!
o mübarek ayin hatirina,seni sevmeyeni de sevmekti..kiriksa kalbin,affetmeyi ögrenmekti.ve hatirlamakti kisesiz gönülleri,fatiha bekleyen ölüleri...
Bunlari ömrümüzce degil,tek bir ay da bile yapamaz olmustuk...
Su mübarek ayin hatirina diye baslayan cümleleri özler olduk!
Ve simdi bir Ramazan daha eski oldu,
Yeni Ramazan ise kapimizda.......
Omrümüzde beyaz sayfa acmanin tam zamani simdi!
Gelecege ve de sonsuzluga bir armagan olmali,temizlenen kalplerimiz..
Ve yeniden sahlanmali yüreklerimizle,Ramazan-i serifimiz....
HAYIRLI RAMAZANLAR....
*alıntıdır.
Perşembe, Eylül 13, 2007
Pozitif Düşünce Ve Beyin Gücü
Kardeşim sen düşünceden ibaretsin
Geriye kalan et ve kemiksin
Gül düşünürsün, gülistan olursun
Diken düşünürsün dikenlik olursun
Mevlana
Pozitif düşünce, olumsuzluklara razı olmayan, her koşulda yapılabilecek iyi bir şeyin olduğuna inan, insan hayatını olumlu yönde etkileyen bir düşünce tarzıdır.Bugün artık iş, spor ve sanat dünyasında bile pozitif düşünce ve beyin gücü verim artırıcı bir faktör olarak kabul edilmektedir. Doğu felsefesinin ana kaynağı olan pozitif düşünce günümüzde batı tıbbının da benimsediği sihirli bir kelimedir.Doğada evrende her şey karşılıklı etkileşim halindedir. Zihinle beden arasında da böyle bir etkileşim vardır. Zihindeki olumlu düşünceler bedende bir takım olumlu sonuçlar yaratıyor. Mutlu insanlar da veya izdırabını dindirme imkanı arayan kişilerin beyninde, Endorfin denilen bir çeşit doğal morfin salgılanır. Bu morfin bildiğimiz morfinden en az yüz kez daha güçlüdür. Kişinin izdırabını dindirmesine yardımcı olur. Bu da insana mutluluk verir. İnsanlar ne kadar mutlu ne kadar pozitif olursa ürettikleri Nöropeptip denilen protein zincirleri daha sağlıklı olur ve bağışıklık sistemi daha da güçlenir.
Bugün artık başarının yolu pozitif düşünmekten geçiyor. Bu iki kelimeyi hayat felsefesi olarak benimseyen, insanlar, umudunu, güvenini, iyimserliğini kaybetmeden kendine güvenen, cesur ve insiyatif sahibi bireyler oluklarını çevrelerine hissettiriyorlar. Pozitif düşünen kişiler, pozitif enerji veren insanlarla arkadaşlık ediyorlar, pozitif enerji veren yiyeceklerle besleniyorlar, pozitif enerji yüklenmek için spor ve meditasyon yapıyorlar.
Sizi daha güçlü kılacak şu yaşam felsefesine kulak verin;
MİZAH DUYGUNUZU YİTİRMEYİN; Mizah duygusu çok önemlidir. Onu yanınıza almadan sakın evden çıkmayın. Kendinize gülmeyi bilin. Yoksa kendinizi çok ciddiye alır ve bu kadar yükseklerde dolaştığınız için alay konusu olursunuz.
CESUR OLUN; Eğer doğru olduğuna inandığınız şeyi yaparsanız, ödülünüzü alırısınız. O da öz saygıdır. Bir ev satın alabilirsiniz, ama yuva satın alamazsınız. İnsanları satın alabilirsiniz, ama dostluklar satılık değildir. Hatta kendinize bir ün bile alabilirsiniz, ama karakter, işte doğru olduğuna inandığınız şeyi yapmanız bu yüzden önemlidir. Bir zorlukla karşılaştığınızda onunla dost olmak çok etkili bir yaşam gücüdür. Mark Twain. “Olumsuzluklar insanın kendisini tanımasını sağlar.” Demiştir.
İDEALİST OLUN; Biz dünyaya yalnız yaşamak için değil bir fark yaratmak için geliyoruz. Diyelim ki vurmak istediğiniz hedef “AY” ama isabet ettiremediniz. Yinede yıldızlardan birini vurabilirsiniz. Eğer bir hayaliniz yoksa, hayalinizi gerçekleştirme şansınız olabilir mi, daha çok risk alın ve daha çok eylemde bulunun. İsminizi başkalarının kalplerine kazıyın, böylece sonsuza kadar yaşarsınız.
KORKULARCesaretin en korkunç düşmanı, korkunun kendisinidir, korkulan şey değil; içinde korkuyu yenmeyi başarabilen insan en büyük kahramandır. George MACDONALD
Korku insanlığın bir numaralı düşmanıdır. Her nesilde en azından birkaç büyük adam, korkunun kendisinden başka korkulacak bir şey olmadığını hatırlatır bizlere. Tüm insanların ortak bir temel korkusu yoktur; tüm korkular sonradan kazanılmıştır. İnsanoğlu kazandığı tüm bu korkuları, içindeki sevgiyi güç ve sağlam akılla – ortadan kaldırabilir.
AF VE BAĞIŞLAMA
Affetmek, başka bir insana veya kendinize karşı içinizde duyduğunuz öfkenin yerine sevgi koymaktır. Affetmek, öfkenin nefretin, acının, suçlamanın, kurban olma duygusunun, kendine haklı çıkarma çabasının üzerinde yarattığı ağırlığı alır. Doğru düşünen kişi bilinçsiz huzur, rahatlık ve iyi beslenmeyi yaşamında yerleştirir, diğer doğru alışkanlıklar da kendinde terbiye olur. Doğru af ve bağışlama yüzeysel ve tesadüfi bir eylem değildir. Belki zihin ve ruhun derinliklerinde bir arıtma ve tasfiye etme bir yaklaşımdır. Gerçek af ve bağışlama zaman ve dayanma gücü ister ve bu kesinlikle şuur altı düzeylerini temizler.Her tür kin ve öfke zihni tırmalar ve bedenin hasta olmasına sebep olur. Samimi bir şekilde af ve bağışlama yapmazsanız tam şifa gerçekleşmez.Nefret ve öfke, eleştiri, serzeniş, hısım ve hesaplaşma isteği başkalarının eziyetini görme isteği, hepsi canı solgunlaştırır ve insanın sağlığını çalar. Bunun için size yapılan btün eziyetleri af etmek size yararlı olacaktır. Bir kişiden veya bir pozisyondan nefret ettiğinizde çelikten daha güçlü bir halka ile o kişiye veya o pozisyona bağlanırsınız. Af ve bağışlama, kurtulmak için tek yoldur.
AF VE BAĞIŞLAMANIN YOLLARI VE METODLARI
Af ve bağışlamanın en basit alıştırma yolu, her gün sakin bir köşede, gözleriniz kapalı oturup şu cümlelerin tekrarlanmasıdır:Benim eziyetime sebep olan her şeyi af edip bağışlıyorum,Beni üzüntüye sokan her şeyi af edip bağışlıyorum,Benim öfke ve nefretime sebep olan her şeyi af edip bağışlıyorumİçeride ve dışarıda olan her şeyi af edip bağışlıyorum.Geçmişi, geleceği ve şu anı af ediyor ve bağışlıyorum
AF VE BAĞIŞLAMANIN KAİDERİ
Eski bir atasözü şöyle der:” Başkaların af edip bağışlamayan kişi, kendisinin de bir gün geçmesi gereken köprüyü kırıyor,”Size verilmesi gereken bağış geciktiğinde, af zamanı gelmiş demektir. Gerçek af ve bağışlamanın size verilmesi, bağışlarda olan gecikme ve engelleri ortadan kaldırır. Charles Fillmore, af ve bağışlamanın her derdin kesin dermanı olduğunu düşünür ve söyler. Af ve bağışlama her tür hastalığın zihinsel dermanıdır. Her gece uyumadan önce yarım saat oturun ve sevmediğiniz ve beğenmediğiniz herkesi zihinsel olarak bağışlayıp af edin. Hatta eğer bir hayvandan korkuyorsanız veya bir böcekten hoşlanmıyorsanız, zihinde ondan özür dileyiniz, sevgi ve şefkatinizi onlara gönderiniz.Eğer birini adaletsizce suçladıysanız, eğer birisi ile dostluk dışında bir diyalogunuz olmuşsa, eğer başkasının ardından kötü sözler söylemiş veya eleştirmişseniz, sükut ve rahatlık içinde onlardan sizi af etmelerini isteyiniz. Eğer bir dost veya akrabanız ile bir probleminiz varsa problemi ortadan kaldırmak için elinizden geleni yapınız, Her şeyde ve herkes de hakikati görünüz.
HAKİKAT NEDİR
Mutlak cevher ve mutlak can! Aşk ve sevgiden dolu en güçlü düşüncelerinizi onlara bağışlayınız. Her gece dünyanın her köşesinde bir düşmanınız olduğu endişesi taşıyorsanız yastığa başınızı koymayınız. Af ve bağışlamada kapsamlı tekidi ibarelerden biri şöyledir:”Her şeyi ve affa ihtiyacı olan geçmiş ve bugünkü tecrübelerimi bağışlıyorum. Yaradan sevgidir, bende bağışlanmışımdır. Yaratanın lütfü yalnız vücuduma hakimdir . Şimdi sevgi kanunu, yaşamımı düzenliyor ve dengeliyor. Sevgi kanunu algıladığımdan sükunet içindeyim.
Bazen vurgulayıcı ibareler, tek başına yeterli değildir. Harekete geçmek gerekir. Başkalarını af etmek veya başkalarının sizi af etmelerinde en ihtişamlı yol onlardan vazgeçmektir. Başkalarının sizi af etmesi için en iyi vurgulayıcı ibare şudur:”Şimdi her şey ve herkes benim geçmişimi, bu günümü, beni olumlu bağışlamışlardın.”Emin olun af ve bağışlanma en güçlü iştir. Her türlü hastalığa şifa verir. Zayıf insanı güçlendirir, korkak insanı cesaretlendirir, cahili bilge yapar, hüzünlü insanı sevince boğar.
*Alıntıdır. Dr. Davut İbrahimoğlu (Ph.D)
Geriye kalan et ve kemiksin
Gül düşünürsün, gülistan olursun
Diken düşünürsün dikenlik olursun
Mevlana
Pozitif düşünce, olumsuzluklara razı olmayan, her koşulda yapılabilecek iyi bir şeyin olduğuna inan, insan hayatını olumlu yönde etkileyen bir düşünce tarzıdır.Bugün artık iş, spor ve sanat dünyasında bile pozitif düşünce ve beyin gücü verim artırıcı bir faktör olarak kabul edilmektedir. Doğu felsefesinin ana kaynağı olan pozitif düşünce günümüzde batı tıbbının da benimsediği sihirli bir kelimedir.Doğada evrende her şey karşılıklı etkileşim halindedir. Zihinle beden arasında da böyle bir etkileşim vardır. Zihindeki olumlu düşünceler bedende bir takım olumlu sonuçlar yaratıyor. Mutlu insanlar da veya izdırabını dindirme imkanı arayan kişilerin beyninde, Endorfin denilen bir çeşit doğal morfin salgılanır. Bu morfin bildiğimiz morfinden en az yüz kez daha güçlüdür. Kişinin izdırabını dindirmesine yardımcı olur. Bu da insana mutluluk verir. İnsanlar ne kadar mutlu ne kadar pozitif olursa ürettikleri Nöropeptip denilen protein zincirleri daha sağlıklı olur ve bağışıklık sistemi daha da güçlenir.
Bugün artık başarının yolu pozitif düşünmekten geçiyor. Bu iki kelimeyi hayat felsefesi olarak benimseyen, insanlar, umudunu, güvenini, iyimserliğini kaybetmeden kendine güvenen, cesur ve insiyatif sahibi bireyler oluklarını çevrelerine hissettiriyorlar. Pozitif düşünen kişiler, pozitif enerji veren insanlarla arkadaşlık ediyorlar, pozitif enerji veren yiyeceklerle besleniyorlar, pozitif enerji yüklenmek için spor ve meditasyon yapıyorlar.
Sizi daha güçlü kılacak şu yaşam felsefesine kulak verin;
MİZAH DUYGUNUZU YİTİRMEYİN; Mizah duygusu çok önemlidir. Onu yanınıza almadan sakın evden çıkmayın. Kendinize gülmeyi bilin. Yoksa kendinizi çok ciddiye alır ve bu kadar yükseklerde dolaştığınız için alay konusu olursunuz.
CESUR OLUN; Eğer doğru olduğuna inandığınız şeyi yaparsanız, ödülünüzü alırısınız. O da öz saygıdır. Bir ev satın alabilirsiniz, ama yuva satın alamazsınız. İnsanları satın alabilirsiniz, ama dostluklar satılık değildir. Hatta kendinize bir ün bile alabilirsiniz, ama karakter, işte doğru olduğuna inandığınız şeyi yapmanız bu yüzden önemlidir. Bir zorlukla karşılaştığınızda onunla dost olmak çok etkili bir yaşam gücüdür. Mark Twain. “Olumsuzluklar insanın kendisini tanımasını sağlar.” Demiştir.
İDEALİST OLUN; Biz dünyaya yalnız yaşamak için değil bir fark yaratmak için geliyoruz. Diyelim ki vurmak istediğiniz hedef “AY” ama isabet ettiremediniz. Yinede yıldızlardan birini vurabilirsiniz. Eğer bir hayaliniz yoksa, hayalinizi gerçekleştirme şansınız olabilir mi, daha çok risk alın ve daha çok eylemde bulunun. İsminizi başkalarının kalplerine kazıyın, böylece sonsuza kadar yaşarsınız.
KORKULARCesaretin en korkunç düşmanı, korkunun kendisinidir, korkulan şey değil; içinde korkuyu yenmeyi başarabilen insan en büyük kahramandır. George MACDONALD
Korku insanlığın bir numaralı düşmanıdır. Her nesilde en azından birkaç büyük adam, korkunun kendisinden başka korkulacak bir şey olmadığını hatırlatır bizlere. Tüm insanların ortak bir temel korkusu yoktur; tüm korkular sonradan kazanılmıştır. İnsanoğlu kazandığı tüm bu korkuları, içindeki sevgiyi güç ve sağlam akılla – ortadan kaldırabilir.
AF VE BAĞIŞLAMA
Affetmek, başka bir insana veya kendinize karşı içinizde duyduğunuz öfkenin yerine sevgi koymaktır. Affetmek, öfkenin nefretin, acının, suçlamanın, kurban olma duygusunun, kendine haklı çıkarma çabasının üzerinde yarattığı ağırlığı alır. Doğru düşünen kişi bilinçsiz huzur, rahatlık ve iyi beslenmeyi yaşamında yerleştirir, diğer doğru alışkanlıklar da kendinde terbiye olur. Doğru af ve bağışlama yüzeysel ve tesadüfi bir eylem değildir. Belki zihin ve ruhun derinliklerinde bir arıtma ve tasfiye etme bir yaklaşımdır. Gerçek af ve bağışlama zaman ve dayanma gücü ister ve bu kesinlikle şuur altı düzeylerini temizler.Her tür kin ve öfke zihni tırmalar ve bedenin hasta olmasına sebep olur. Samimi bir şekilde af ve bağışlama yapmazsanız tam şifa gerçekleşmez.Nefret ve öfke, eleştiri, serzeniş, hısım ve hesaplaşma isteği başkalarının eziyetini görme isteği, hepsi canı solgunlaştırır ve insanın sağlığını çalar. Bunun için size yapılan btün eziyetleri af etmek size yararlı olacaktır. Bir kişiden veya bir pozisyondan nefret ettiğinizde çelikten daha güçlü bir halka ile o kişiye veya o pozisyona bağlanırsınız. Af ve bağışlama, kurtulmak için tek yoldur.
AF VE BAĞIŞLAMANIN YOLLARI VE METODLARI
Af ve bağışlamanın en basit alıştırma yolu, her gün sakin bir köşede, gözleriniz kapalı oturup şu cümlelerin tekrarlanmasıdır:Benim eziyetime sebep olan her şeyi af edip bağışlıyorum,Beni üzüntüye sokan her şeyi af edip bağışlıyorum,Benim öfke ve nefretime sebep olan her şeyi af edip bağışlıyorumİçeride ve dışarıda olan her şeyi af edip bağışlıyorum.Geçmişi, geleceği ve şu anı af ediyor ve bağışlıyorum
AF VE BAĞIŞLAMANIN KAİDERİ
Eski bir atasözü şöyle der:” Başkaların af edip bağışlamayan kişi, kendisinin de bir gün geçmesi gereken köprüyü kırıyor,”Size verilmesi gereken bağış geciktiğinde, af zamanı gelmiş demektir. Gerçek af ve bağışlamanın size verilmesi, bağışlarda olan gecikme ve engelleri ortadan kaldırır. Charles Fillmore, af ve bağışlamanın her derdin kesin dermanı olduğunu düşünür ve söyler. Af ve bağışlama her tür hastalığın zihinsel dermanıdır. Her gece uyumadan önce yarım saat oturun ve sevmediğiniz ve beğenmediğiniz herkesi zihinsel olarak bağışlayıp af edin. Hatta eğer bir hayvandan korkuyorsanız veya bir böcekten hoşlanmıyorsanız, zihinde ondan özür dileyiniz, sevgi ve şefkatinizi onlara gönderiniz.Eğer birini adaletsizce suçladıysanız, eğer birisi ile dostluk dışında bir diyalogunuz olmuşsa, eğer başkasının ardından kötü sözler söylemiş veya eleştirmişseniz, sükut ve rahatlık içinde onlardan sizi af etmelerini isteyiniz. Eğer bir dost veya akrabanız ile bir probleminiz varsa problemi ortadan kaldırmak için elinizden geleni yapınız, Her şeyde ve herkes de hakikati görünüz.
HAKİKAT NEDİR
Mutlak cevher ve mutlak can! Aşk ve sevgiden dolu en güçlü düşüncelerinizi onlara bağışlayınız. Her gece dünyanın her köşesinde bir düşmanınız olduğu endişesi taşıyorsanız yastığa başınızı koymayınız. Af ve bağışlamada kapsamlı tekidi ibarelerden biri şöyledir:”Her şeyi ve affa ihtiyacı olan geçmiş ve bugünkü tecrübelerimi bağışlıyorum. Yaradan sevgidir, bende bağışlanmışımdır. Yaratanın lütfü yalnız vücuduma hakimdir . Şimdi sevgi kanunu, yaşamımı düzenliyor ve dengeliyor. Sevgi kanunu algıladığımdan sükunet içindeyim.
Bazen vurgulayıcı ibareler, tek başına yeterli değildir. Harekete geçmek gerekir. Başkalarını af etmek veya başkalarının sizi af etmelerinde en ihtişamlı yol onlardan vazgeçmektir. Başkalarının sizi af etmesi için en iyi vurgulayıcı ibare şudur:”Şimdi her şey ve herkes benim geçmişimi, bu günümü, beni olumlu bağışlamışlardın.”Emin olun af ve bağışlanma en güçlü iştir. Her türlü hastalığa şifa verir. Zayıf insanı güçlendirir, korkak insanı cesaretlendirir, cahili bilge yapar, hüzünlü insanı sevince boğar.
*Alıntıdır. Dr. Davut İbrahimoğlu (Ph.D)
Çarşamba, Eylül 12, 2007
Kavuşmak

İnsanoğlu yaradılışından beri sevmek bahtiyarlığına erişmeyi bekler; sevgiye ulaşınca da kapıldığı akıntının sarhoşluk tadını çıkarır. Bu sarhoşluk içinde ne zamanki gözünü kapatsa yarin gülümsemesi gözünün önüne gelir. Belki de ""ne olaydı sesim güzel olaydı bir türkü yakaydım yare, ne olurdu kalemim güzel olaydı yarin yüzünü izini kağıda düşürebilseydim" der. Yarin silueti ile konuşur her yalnızlık anında sevgi sarhoşu adam.
Sevgi akıntısına kapılmış adam özler yarini ve daha bi dalar mekanın görünmeyen zerrecik noktalarına vuslatı ister Allah'tan sevdiğine kavuşmak ister bir uzun ömür mutlukla sağlıkla sevdiği ile bal tadında yaşamak ister duasını sunar ona bir nufteden ibaretken can veren yaratıcısına. Kısa anlık kavuşmalar dahi sevgi sarhoşu adamı sevinç yumağına çevirir. Toprağın yağmuru beklemesi ve sonra beklediği yağmuru kucaklaması gibidir bu bahtiyarlık. Dua eder sevgi sarhoşu adam yarinden hiç ayrılmamak için , inşallah bu bahtiyarlığa kavuşan adamın duasını Allah ta kabul eder.
Sevgi sarhoşu adamın yarine kavuşmasıyla birlikte böcük te böcüğüne kavuştu inşallah hep sevgi sarhoşu adama yarile böcük böcüğüyle olur.
Sevgi sarhoşu adamın yarine kavuşmasıyla birlikte böcük te böcüğüne kavuştu inşallah hep sevgi sarhoşu adama yarile böcük böcüğüyle olur.

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)