Çarşamba, Şubat 13, 2008

Yangından sonra



Belediye teşkilatlarında bulunan itfaiye birimleri şehirlerde hergün birçok yangına müdahale ediyor. Bu müdahale edilen yangınlardan birisi vardıki hepimiz yangının sonuçlarını takip ettik ve bu sonuçlar bizi çok etkiledi.


Geçtiğimiz hafta Almanya'nın Ludwigshafen kentinde çıkan yangında 9 Türk son nefesini verdi an be an dumanla birlikte azalan solukları ile birlikte. Bu yangın için kundaklama iddiaları ortaya atıldı, Alman itfaiyesinin iyi çalışmadığı söylendi, yangın çıkan binanın elektrik tesisatının iyi olmadığı söylendi. Tüm bu söylentilerin doğru veya yanlış olduğu zamanla anlaşılacaktır. Ben yangın ardından zihinlerde yer eden kareler üzerinde durmak istiyorum :





(fotoğraf: milliyet gazetesi)



Bir anne kendi yaşamını bir kenara bırakmış dünyaya getirdiği canını dumanlar ve alevlerden kurtarıp onun bu dünyada aldığı nefeslerin bitmemesi için pencereden aşağı bırakıyordu ve o bebeği polis kıyafeti giymiş adeta bir melek görünen bir kişi kurtarıyordu.

(fotoğraf : zaman gazatesi)

Alman İtfaiye müdürü kendisine hakim olamıyor yanan canların ardından ağlıyordu. İtfaiyenin ihmali iddiasından söz ediliyor fakat biz bunun doğruluğunu bilemeyiz.

Ve bir kare var ki yazımın üstünde yer verdim; yangında son nefesini veren 3 çocuğun yaşama nokta koymalarına dair bu kare gözyaşlarımı götürdü benden . Vefat eden bu 3 çocuğun mezarlarına bir oyuncak ayı, bir oyuncak zebra ve de bir oyuncak palyaço bırakılmıştı yaşarken belki de onlarsız yatmıyorlardı. O oyuncaklar yine yanlarında. O mezarların yanında bir annenin de mezarı vardı ; o mezarın üstünde bir çocuğun annesine "cennette beni de bekle" yazan sahibinin elinden iletilmiş bir mektup. Bu karelere dayanmak ne mümkün.


Almanya'nın Ludwigshafen kentinde bir yangın çıktı nedenini bilmiyoruz ama dumanı hala ciğerlerimizde ve gözlerimizi buğulandırıyor.

Hiç yorum yok: