.
.
Her şey ya anne babalar ya da eski sevgili veya eşler yüzünden...
Öyle değil mi?
Bu aralar herkesin bunalımına göre bir günah keçisi var.
Keçiler, bunalımın konusuna, bunalanın cinsiyetine göre değişiyor.
Öyle böyle değil, herkes bunalımda...
İçime fenalık geldi.
Psikoloğa, psikiyatra gitmek ayıp olmaktan çıktığından beri etraf bunlarla doldu.
Onlardan iki kelime, üç teşhis öğrenen herkes başımıza psikolog, psikiyatr kesildi.
Onlar da, her sıkıntıyı çocukluk yıllarına bağladıklarından mıdır nedir, bir anne baba düşmanlığı bir eski eş düşmanlığıdır gidiyor...
Psikoloğa giden, gitmeyen herkes kendisine bir keçi bulup çıkarıyor.
Çoğu kulaktan dolma bilgilerle kendi teşhisini kendisi koyar oldu. Oturup düşünüyor...
Çocukluğunda yaşadığı bütün kötü olayların seceresini çıkarıyor.
Zanlıyı da seçiyor. Başlıyor yargılamaya.. .
Ama bu yargılama süreci çoook uzun sürüyor. Anne veya babasıysa duruşma hiç bitmiyor.
Eski eş ya da sevgiliyse ipini çekiveriyor. Geçenlerde bir arkadaşım anlattı; annesi kanepede uyuklarken o da telefonla konuşuyormuş.
Arkadaşına küçüklüğünde yaşadığı bir olayı anlatıp sonunu da "İşte o yüzden..." diye başlayınca annesi birden irkilip şöyle demiş:
"O da mı benim yüzümden!" Sonra da uyumaya devam etmiş.
O hale geldik yani...
İyi de, verilen hiçbir ceza ıstırapları karşılamıyor. Çünkü karşılarsa bunalımının bitmesi lazım. Bu yüzden bunalımlı bunalımlı yaşayıp gidiyorlar.
Kendi kendilerine gitseler yine iyi...
Bizi de bunaltıyorlar.
Dedim ya, bunlar kendi aralarında bunalımın türüne veya bunalanın cinsiyetine göre ayrılır...
Annesinden bulanlar: Genç kadınlardır. Başlarına gelen bütün felaketler annelerinin yüzündendir. Okumayanlar, iyi biriyle evlenmeyenler, arkadaşı olmayanlar ve cinsel hayatı kötü olanlar...
Babasından bulanlar: Genç kadınlardır. Sevgilisinden ayrılanlar, tek gecelik ilişkiyi aşamayanlar, cinsel hayatı kötü olanlar...
Eski eş ya da sevgiliden bulanlar: Genç kadınlardır. Aşırı dağınık ya da titiz olanlar, fazla dekolte giyinenler, seks düşkünleri veya cinsel hayatı kötü olanlar...
Erkekler mi?
Onlar genellikle yukarıda sayılan bunalımlı kadınları tavlamaya çalışıyor.
Tavlıyorlar da...
Onların en kolay lokmaları, bunalımlı kadınlar.
Bakınca anlarlar. Nasıl mı... Onu da sonra anlatırım.
Şimdi konumuz bunalım.
Televizyonlarda "Annem babam ayrıldı" diyen ağlıyor...
"Çocukluğumda fakirdik" diyen ağlıyor...
"Zengindik ama sevgi yoktu" diyen ağlıyor...
Onu gören dolduruşa geliyor başlıyor o da ağlamaya...
Hatırlıyor. "E o zaman benim sıkıntım da bu yüzden" deyip o da ağlıyor...
Öfff... Başarısız herkesin kendinden başka o kadar çok nedeni var ki...
Kimse "ben yapamadım", "bu da olmadı, boşver", "şimdi ne yapmalıyım" diyemiyor...
Yeter!
Çok bunaldım.
.
.
Dilek Önder / Vatan gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder