Hayatı görmek ama tüm çıplaklığıyla görmek için bir Adliyeye gitmelisiniz. Adliyeye gidince hemen bir Aile Mahkemesi bulun ve sessizce içeri girip izlemeye başlayın. Merak etmeyin kimse size “sen kimsin” diye sormaz. Ama özellikle boşanma davalarını tercih edin. Boşanma davaları diyorum çünkü hayat tüm çıplaklığıyla bu davaların içinde saklı.
İçeri girin ve boşanma davalarını izleyin. 3 ay veya 30 yıldır evli olan insanların hakim karşısında ve birbirlerinin yüzlerine bakarak neler söylediklerini dinleyin. Kadının nasıl ahlaksız ve sinsi, erkeğin nasıl alkolik ve dayakçı olduğunu öğrenin. Davacıda davalıda olsa karı kocanın birbirlerine nasıl saldırdıklarını görün. Birbirlerine seni seviyorum,sen hayatımın aşkısın, sensiz ölürüm diyen, gece sarılıp birlikte uyuyan,birlikte çocuk büyüten insanların o küçük mahkeme salonunda birbirlerini nasıl yerden yere vurduklarına,acımasız olabildiklerine şahit olun.
Amca oğlunu, teyze kızını tanık olarak dinletip, birbirlerine üstünlük kurmaya çalışmalarını, boşanmada kimin daha çok kusurlu olduğunun ve kimin boşanmaya yol açtığının mahkeme kararına yazılacağı sırada, o kağıda kendi adının kusurlu olarak yazılmaması için insanların ne kadar çaba harcadığını görün.
Bir erkeğin çıkıp “ ben karımla 27 senedir evliyim, bu 27 sene boyunca bir kez bile birbirimize adımızla hitap etmedik. Hiç mutlu olmadık” dediğini beyninize ve kalbinize yazın.
60 yaşında 40 senelik evli bir kadının “evliliği bittiği için” , “bitmek zorunda olduğu için” mahkeme salonunda nasıl sessizce gözyaşı döktüğünü içinize işleyin.
4 aylık evli bir çift “biz birbirimizi tanımamışız,gerçek bir şey yaşamamışız” dediklerinde kulaklarınızı tıkamayın.
Yada daha 10 yaşındaki bir çocuğun mahkeme önüne çıkartılıp “ annem, babamın eniştesiyle kaçtı.Annemi bazen uzaktan, dolmuştan inerken görüyorum. O da beni görüyor ama yanıma gelmiyor” dediğini asla unutmayın. Ve hakimin “peki kimin yanında kalmak istiyorsun” sorusunun, o çocuk için artık hiçbir anlamı kalmadığının, o terk edilme duygusunun,sanki lanetlenmişçesine üzerine yapıştırıldığının farkına varın. O çocuk belki bu duygusunun hiç farkında olmayacak ve terkedilmişliğin yarattığı korkuyu başka şekillerde yaşayacak. Ama siz o mahkeme salonunda fark edin ve yaşayın.
“Evlilik birliği temelinden sarsıldığı için tarafların boşanmalarına…” dediği zaman hakim, duygularınızın,sevginizin,aşkınızın bittiğinin mahkeme hükmüyle de karar altına alınabileceğini anlayın.
Tüm bu dediklerimi yapın. Yapın ki hayatı bir boşanma davası sırasında tüm çıplaklığıyla görün. Bunları yapın ki bazı şeylerin değerini ve bazı şeylerin değersizliğini çok daha iyi anlayın. Şimdiye kadar değer vermediğiniz yada yeteri kadar değer vermediğiniz şeylere sımsıkı sarılın,besleyin, koruyun,kaybetmeyin “ondan”,onlardan asla vazgeçmeyin,bunun için kendi adınıza düşenleri yapın. O mahkeme salonunda bir boşanma davası izleyin ki hayatınızı yönlendiren,sizi kontrolü altında tutan bazı şeylerin ne kadar değersiz ve anlamsız olduğunun farkına varın ve bunlardan kurtulmak için ne gerekiyorsa yapın..
İzleyin ki hayatta aslında kendiniz için neyin değerli olduğunu anlayın ve bu sayede değer verdiğiniz şeyi “kendinizi” , “onu” kaybetmemek için yapmanız gerekenleri yapın. Yapın ki vicdan azabı yaşamayın. Boşuna,anlamsızca yitirilmiş “değerlerden” mahrum kalmış bir şekilde hayatınızın sonuna gelmeyin. En azından siz yapmanız gerekeni yapın ve huzurunuzu kaybetmeyin. 27 yıl sonra hakim karşısına çıkıp “ 27 senelik evliliğim boyunca hiç mutlu olmadım” demeyin.
Tüm bu deneyimi yaşayın ki çocuğunuzu terk edilme duygusuyla lanetlemeyin. Ve bir gün sokakta “annemi bazen uzaktan, dolmuştan inerken görüyorum. O da beni görüyor ama yanıma gelmiyor” diyen çocuğu görürseniz, kafanızı çevirmeyin. En azından saçlarını okşayın ve gözlerinin içine bakın. “ Hayatın acımasız olduğunu ancak tüm bu acımasızlığına rağmen insanın hayatta mutlu olabileceğini ve kendi kaderinin elinde olduğunu, terk edildiği için kendisini lanetli saymayıp, tüm hayatını güvensizlik duygusu içinde geçirmemesi , kendine,hayatına yazık etmemesi gerektiğini ” o çocuğa hissettirin.
Çünkü izleyeceğiniz boşanma davası,mutsuz olduğunuz zamanlarda, mutlu olmanız,hayatı gerçek anlamıyla istediğiniz gibi yaşamanız için size ne yapmanız gerektiğini anımsatacaktır.
Çünkü izleyeceğiniz boşanma davası, gerçekten çok sevdiğiniz ve bağlandığınız kişiyi,
korkularınız,kaygılarınız,panikleriniz,güvensizliğiniz ve buna benzer bir sürü gereksiz şey yüzünden ve en azından kendi adınıza, kaybetmemeniz gerektiğini hatırlatacaktır.
Hemen en yakın adliyeye gidip Aile Mahkemesinde bir boşanma davası izleyin.
Hayatınızı bir boşanma davası gibi yaşamamak için…
29.04.2005
AVUKAT EMRAH CENGİZ- ANKARA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder